22 Şubat 2013 Cuma

Asker yolu gözlemece.

Nbr?
Bugün Facebook'a girip aynı anda Sev'e mesaj yazarken o bana şunlar gönderdi.





Süperler di mi ? 
Oha ne kadar da ben demeyeceğim çünkü eminim benim gibi asker yolu gözleyen / gözlemiş tüm hatunlar bu evrelerden geçmiştir.


ps. Görsel kaynağını gösteremediğim için üzgünüm, öğrendiğim an buraya yazarım. Hadi öptüm.




21 Şubat 2013 Perşembe

Ama Efes benim için hep özel.

Nbr?



Çok süper değil de ne? (:


Bilirsin Galatasaraylıyım. Amma velakin söz konusu basketbol olduğunda anlam veremediğim bir şekilde Efes Pilsenli bir insanım. Ah pardon Anadolu Efes. Söz yıllarda basketle olan ilgim gittikçe azaldı sadece maç sonucu ne olmuş bunu bilecek kadar bilgi edinirim. Hafız Galatasaray - Efes maçı olduğunda "efes kızı" diye takılır durur. :)

Lise 2de okulun götürdüğü  -yanılmıyorsam Euroleague maçıydı- maça son dakikaya kadar izin alamayıp, izin aldığında da evden KEREM TUNÇERİİİİİİİİİİİİİİ diye koşarak çıkan bir ergendim ben.
Kerem konusundaki ergenliğim hala devam eder.
Ne var canım hepimizin bir celebrity crush'ı vardır, benimki de o.

Bu arada en son ne zaman basket topunu elime aldım, hatırlamıyorum iyi mi?

Hadi iyi geceler sana.

19 Şubat 2013 Salı

Ben bugün. -9 -İlk2.

Kozmoslarda onu ilk gördüğüm andan saniyeler sonra bana sarılmasının üstünden bugün tam 2 yıl geçti.
O soğukta hem bir yandan şaşkınlık hem de heyecanla kendimizi Starbucks'a atarken aklımda hep "bir sonraki görüşme ne zaman olur ki acaba, ya bir daha görüşmek istemezse?" cümlesi geçerken kahveler alınmış yerimize oturmuştuk bile.
Yakın zamanda sanırım twitter'da okumuştum "sevdiğim insanlara kahve içirip 40yıl kitleyesim var."  Bu da bir nevi öyleydi sanırım. 4 saatin 4dakika kadar kısacık geçtiği süre zarfı içerisinde hayatımın kitabı dediğim Görünmez Canavarlar , temize geçtiğim Fransızca notlarımı ve izlemesini istediğim birkaç diziyi ona vermiştim.
Çok çılgın duygular eşliğinde ortamı terk ederken kim bilir bir daha ne zaman görürüm diye üzülüp eve gidene kadar somurtup 4 gün sonra aslında çok da kel alaka olmayan bir yerde "tesadüf eseri" karşılaşınca kozmosun benden yana olduğunu anlamıştım.
:)

Sonrası zaten bildiğin konular be yavrucum.
Ben bugün hafızım yanımda olmadan gene aynı Starbucks'ta o günde içtiğim kahveyle ama farklı masada yanımda Aylinimle ilk ikinci yılımızı kutladım.

Mayısa çok var diye söylenip huzurlarından çekiliyorum.
İyi geceler.

17 Şubat 2013 Pazar

Dedim ki bebeğim, ön yargı kötü şey.
Tayt pantolonlara haksızlık etmişim.
Özür dilerim.
ldfgnldkfngdklng


ps. Cuma günü "Çirkin" adlı oyuna gittim, sanan bir ara onu anlatacağım.

15 Şubat 2013 Cuma

Göksel beni ağlatıyor, üstüme gelmeyin.

Babet dediğimiz ayakkabı çeşidinin aslında rahat olması ve insanı yormaması lazım di mi?  Ama ben ne zaman babet alsam ilk zamanlar öldürmekten beter eder. Ayak parmaklarım acı çekiyor ama ben gene de üşenmeyip sana bunları yazıyorum.

Nbr?
Uyumadıysan anlatacaklarım var sana.

Hafta başı Didem'in "14 Şubatta The Edition Otel'de Göksel'in konseri var. TTnet üzerinden online konser yayını olacak. Sadece TTNet çalışanlarına özel etkinlik, bizim ajansa da birkaç tane davetiye geldi. Birlikte gidelim mi?" diyince ben tabii ki balıklama atladım.
Göksel'i severim. Özellikle yolculuk esnasında dinlemeye bayılırım. Ama hafız askere gittiğinden beri olabildiğince slow şarkılar dinlemeyi bıraktım. Hak verirsin ki o tarz şarkılar benim gibi sulu göz bir insanı -evet sandığın kadar ketum biri değilim, şarkı dinleyip de ağlayabiliyorum.- yerle bir ediyor ve Göksel çok güzel acıklı aşk şarkıları yazıyor. Hatta Göksel'n hareketli olan şarkılarını pek sevmem ben.
Neyse.
Konser günü yaklaştıkça kızları "Ben ne giyeceğim ya?" diye darladım tabi. Didem bana, "dolabında bir sürü kıyafet vardı bebek senin ya." derken ben, "evet var hepsinin de farklı bir konsepti var Göksel'in konserlik hiçbir şey yok." diye saçmalarken akşam işten çıkıp koşarcasına eve geldim ve evdekilerle yaptığım dev anket sonucu bu seneki doğum günümde giydiğim kırmızı elbise ipi göğüsledi. -oha amk ne uzun cümle oldu.-
Kıyafet, saç, makyaj hazırlanıp evden sadece 5dk uzaklıktaki otelin orada Didem'le buluştuk. Yanında işten arkadaşı Ahmet'te vardı. Sağ olsun çocuk ilgilendi bizle.
İçeri girdik billionaire club kısmına geçtik. Yalnız çok hoş bir yer ben ilk defa gittim. Bir daha da gitmem herhalde. dfgkjkdfgnmdkfmg
Hmmm ne tarafa geçsek kimseleri de tanımıyoruz ee bari şuraya doğru ilerleyelim derken kendimizi sahneyle 1.5 adım mesafe uzaklıkta bulduk. Atlasam sahnede olacağım. Öyle yakınız. 
Check-in'lerimizi olup twitter hashtag'yle twitler attık.
Yalnız Kuş'u söylerse aklında ben olayım demişti hafızım. (Sanki aklımdan çıktığında var da. :) )
Göksel sahneye çıktığında dikkatimi ilk elleri çekti. (Oysa ki herkes memelerine bakıyordu kadının! kldfgdkfjgnbdjkg) Ne kadar minik ne kadar zarif elleri var. :)
Geçtiğimiz aylarda hafız daha askere gitmeden benim çok sevdiğim mekan olan Kiki'de görmüştüm Göksel'i. Yanımızdan geçip giderken kocaman gülümsemişti. İçimden yanaklarını kocaman ısırmak gelmişti!
Aynı şeyi bugün de yaşadım ya nasıl bir sapıksam artık. (:
Kendi telefonumdan çektiğim kötü çıkmış o yüden Didem'n twittera yüklediğini çaldım. (:
Eski yeni karışık repertuvarı vardı bu akşam için. Sakin şarkılarda kendimi zor tuttum ama Rüzgar şarkısında gözlerimin daha da dolduğunun farkındaydım. Etrafa ümitsizce bakıp peçete bakınıyordum. Şarkının bitimine doğru Göksel'le göz göze geldik. Çok ciddiyim! "Ağlama :( " dercesine baktı. "Ya rezil oldum kadına ühühühühü." diyip daha da bir üzüldüm. Ama o an bana bakması falan ay sana anlatamam. Didem'e döndüm, "bana baktı göz göze geldi gördün di mi!!" dedim. Öyle salak haldeyim ki. Zaten kadınla aramızdaki mesafe ne ki. :)
Umarım benim o şebelek hallerim TTnet'in online yayınında milletle paylaşılmamıştır ya. dngkdjgndkjng.
Kamera zaten vızıl vızıl tepemizde bir orayı bir burayı çekti.
Didem bir ara çok güzel oynadı umarım onu çekmişlerdir. (:

Ha bir de konserin ortasında garson arkadaş önümüze bir minik masa (stand mı diyorlar bunlara gece hayatında? ) getirdi biz noluyor falan derken baktım hoop arkadan 2 kız sonra da onların arkadaşları 2 erkek geldi. Biz bi sinir olduk tabi. Tamam gene öndeyiz ama yani milletçe ne meraklıyız bu tarz şeylere. Zaten gelmişsin firmanın beleş etkinliğine bari görgüsüzlüğünü ortaya çıkarma. Bir ara cidden sinir oldum sürekli çarpıyor falan hareket ederken. Hemen hemen herkes gayet şık gelmiş bu 2 ABLACIM gayet paçozlardı "canım zaten göz zevkimin içine sıçtınız bari az yavaş hareket edin." diyecektim de gene salon kadını çizgimden ödün vermek istemedim. ldkfgndlfkngdlgndlkgndlkfng

Neyse çemkirme faslımı da bitirdiğime göre sana gecenin şarkısı rüzgar ile veda ediyorum.
Hadi ben yattara.
iyi geceler.

11 Şubat 2013 Pazartesi

Özet geç! vol.2

Nbr?
Baya zamandır "özet geç" başlığıyla bir şeyler yazmıyormuşum diyecektim ki zaten daha önce 1 tane yazmışım. Allah beni kahretmesin.
Ya ne güzel her gün yazma işine girişmiştim iyi de olmuştu -bence- ama yemin ederim son bir aydır acayip yorgun hallerdeyim. Düzeni hala oturtamadım ya ona canım sıkkın.
Neyse.
Sana anlatacak o kadar çok şey var ki aslında nereden başlasam bilmiyorum ama kısa kısa özetler geçmeye çalışacağım.

*****
Melodram'ın Happy Box projesi!

Yakın zamanda keşfettiğim ama blogunu çok sevdiğim Melodram bu projesinde 22 bloggerın istedikleri kutuları arzu ettikleri şeylerle doldurup bir blogger arkadaşa hediye etmesini planlıyor. Birilerine hediye almayı çok seven ben tabii ki bu etkinliğe katılmadan duramazdım. Daha eşleşmeler gerçekleşmedi çünkü böylesi daha heyecanlı. Kutuları doldurup martın 5inde eşleşmeler için tekrar Melo'ya bağlanacağız :) Erkek bir blogger çıkarsa ne yaparım ya dedim önce ama ufaktan kutunun içini doldurmaya başlayınca öncelik olarak hem bayanın hem erkeğin kullanacağı şeyleri almaya başladım. :) Kimle eşleştiğimi öğrenince de ekleyeceğim birkaç şey daha olacak tabii ki. Ama bir itiraf hemcinsim bir blogger çıkarsa tabii ki kutum daha güzel olacak.
Çok heyecanlı di mi?
:)


*****

Nasliii'nin hediyelerini ben kaptım!

Son dönemde makyaj bloglarına taktığımı biliyorsun. Gerçekten makyaj blogu içini kaliteli ve güzel yapanların sayısı gerçekten çok az. Nazlıcan'da o nadide arkadaşlardan. Blogunun 1.yaşı için Evoria ile bir çekiliş yapmıştı. Hediyeleri görünce aha didim istiyorum! İçinde gerçekten merak ettiğim ve kullanıp memnun kaldığım ürünler de vardı. İstediklerimden biri olan Essie'nin ojeleri benim oldu! Renkleri nasıl güzel hem de hepsi de en sevdiğim tonlarda! Simlilere çıldırdım!

Evoria'a gerçekten teşekkürler. Paket çok sağlam elime ulaştı. Birçok blogta görmüştüm sponsor firmanın hediye kargoları çok kötü halde sahibine ulaşıyordu. Benimkisi gayet güzel kutulanmıştı. :)

*****

Şimdi bir itiraf.
Ben bu yazıya pazar günü başladım. Az önceki kısma kadar yazıp normalde hiç yapmadığım bir şeyi yaptım, yazıyı kaydettim evdeki başka işlere güçlere giriştim. Akşama tamamlarım dedim eee ne de olsa sana bir önceki postumda "birkaç saat sonra uzunca post gelebilir." diye not düşmüştüm. Seni kaldırmak olmazdı, yazı tamamlanmalıydı.
Ama öyle olmadı.
Whatsapp'ta Aylin ve Didem bebeklerimle grubumuz var. Didem yazdı. Kızlar ben kötüyüm ev arkadaşım çekim için Konya'ya gidiyor biriniz gelebilir misiniz? Aylin bebetonun işi uzak olduğu için eee benim de iş Şişli'de Didem'n evi Nişantaşı'nda olduğu için hemen hazırlandım ve gittim.
Sohbet, muhabbet dedikodu derken açıkcası hasta arkadaşımı bırakıp da sana yazmak olmazdı.
Ama sonra dedim ki "bak ne kadar şanslısın, hastayım beni yalnız bırakma cümlesini kurup seni evine çağıran arkadaşın da var her an her yazdığını okuyan da."
Oradan bakınca belki bunlar sana ufak ve saçma gelebilir ama benim için çok önemli şeyler bunlar.

*****

Şimdi bir daha takvime baktım da mayıs ayına gerçekten çok var.

*****

Bumerang!
Bak şimdi burası önemli.
Bumerang'tan mail geldi. VIP bloglarımızdansınız diye. Bu vakte kadar hiç bakmadım, hiç ilgilenmedim bloga reklam alma olayına. Bumerang'a üye olan blogger kardeşler bana bir ses edebilir mi?
Cuma gününe kadar olumlu ya da olumsuz cevabımı yetkililere bildirmek istiyorum. Çıksın aradan.

*****

Yazıya ara verip de tekrar yazmaya çalışınca böyle oluyor işte, insan toparlayamıyor.
Kafamı ve cümleleri toparladığım da gelip tekrar başını şişiririm olur mu?
İyi geceler.

10 Şubat 2013 Pazar

1-1,5 senelik blog sahiplerinin ona buna saldırarak prim yapmaya çalışmalarından bi tarafları yemeyince de çirkefliklerini ortaya döktükleri yazılarını hemen kaldırmalarına da ayrı kılım.

İbibikler.



ps. Birkaç saate uzunca bir günlük yazısı gelecek. Bekle beni.

4 Şubat 2013 Pazartesi

Sevgili günlük vol.20 - Oysa ki tek istediğim sessiz bir ev.

Nbr?
Bugün aslında buraya yazmak istediğim başka şeyler vardır ama son 20dk'dır o kadar sinirliyim ki nereden nasıl başlasam bilmiyorum ama yazmazsam da rahatlamicam farkındayım.
Sinirliyim. Hem de çok sinirliyim.
Sabahın 7:45inde evden çıkıp 9buçuk gibi eve dönen bir insan olarak haklı olarak eve gelince sakin bir yaşam sürmek istiyorum.
Ama bu bizim evde pek mümkün değil!
Sürekli bir ses hali. Çünkü evde sürekli misafir var çünkü evde "ben sağır değilim sen sessiz konuşuyorsun." diye iddia eden bir anneanne var. O yüzden bizim evde son 1 aydır yüksek sesle konuşmalar mevcut.
"Sed bir derdin bu mu!" deme kafanı kırdırtma bana!
Evet derdim bu.
Bir de bu akşam yetmezmiş gibi yanlış anlaşılma üzerine akrabamın biriyle kavga ettim ki evlere şenlikti.
"Ya sana demiyorum senin konuyla alakan yok neden üstüne alınıyorsun."larla başlayan cümlelerim "eeeh be deli seninle mi uğraşacağım." şeklinde bitti.
Evin sessiz, herkesin kendi odasına çekildiği zamanları özleyeceğim aklıma gelmezdi.
Resmen şaka gibi.