29 Aralık 2013 Pazar

Benim de 2013 favorilerim var ya!

Nbr?
Gene sık sık yazı yazdığım bir döneme mi girdik nedir.
"Bu sene kesinlikle çok yazıcam"lı bir söz vermiyorum 2014 için. 5 senedir o sözü sürekli veriyorum, söz verdiğimle kalıyorum. Üzülüyorum.
Uzatmayacağım.
Makyaj bloglarını ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun.
2012 ve 2013 -ama özellikle 2013- makyaj konusunda zıvanadan çıktığım,abarttığım, çok çok alıp çok çok hüsrana uğradığım ama yılın son aylarına doğru bana uygun doğru ürünleri bulduğum bi yıl oldu.
Özellikle 2013de cilt tipi benzerliği, dürüst ürün tanıtımı ve benimle aynı zevklerde renk tonları kullanan makyaj bloggerı arkadaşları bulunca bana uymayan sadece takip etmek için takip ettiğim blogları eledim. Az değil ama öz olanlar kaldı anlayacağın.
Eee o kadar blogu da takip edip son günlerdeki "2013 favoriler"ini görünce de dedim ki "ben neden yazmıyorum lan?"
Bunu dememle gerçekten ayıldığım bayıldığım ürünleri fotoğraflamam 15dakikamı falan aldı sanırım.

Ben bunlara bayıldım ki!



The Balm Nude Tude palet, indirim zamanına denk gelince alınıp sonrasında ayılıp bayılıp kullanılan bir palet oldu. Her gün far sürmesem de far sürmek istediğimde elimin gittiği palet oldu. Gölgeli ya da renk geçişli makyajlara yeni başlayan ya da iddialı renkler istemeyenler, çok para veremem abi diyenler için bence ideal bir palet. (Aklımda Urban Decay Naked'ler var. Onlar da benim olsunlar başka da bir şey istemem!)
Bu palet dışında Essence'in tekli farlarından 35numarayı çok kullandım. İnanılmaz güzel bir bronz. Elimden düşürüp kırınca da gidip aynısından tekrar aldım ama yeni aldığım eskisine göre daha altın tabanlı olduğunu gördüm. İyi ki kırıldı diye atmamışım diye kendimi teselli ediyorum.
Maybelline color tattooları bilmeyen yok. On and On Bronze rengi Essence 35 numaraya yakın. Gene de aldım. Bayıla bayıla kullanıyorum. Krem farım yok demem! :D
Avon supershock jel kalemlerinden blackberry ve golden fawn iyi ki almışım yedeklemişim dediğim kalemler. Genelde kataloglarda olmuyor. İndirim kataloglarında denk geliyor. Blackberry siyaha yakın kahvemsi içinde çok hafif mor ışıltılar bulunduran -belli olmuyor- tanımlayamadığım değişik bir kahve.
Golden fawn ise şahane bir şampanya.
Rimmel Scandaleyes kalem şahane bir aydınlık veren baz olarak da kullandığım tombik bir kalem.
Essence I love Extreme rimel, benim gibi rimele çok para vermeyi sevmeyenlerin koşarak denemesi gerektiğini düşündüğüm, 2.katta takma kirpik etkisi veren (en azından benim kirpiklerimde cidden öyle! ) bir rimel.
The Balm Put a Lid On It far bazı, bana uygun fiyatlı far bazı arayışımı bıraktıran far bazı oldu.
Golden Rose dipliner  bana düzgün liner sürmeyi öğreten sanırım 5 paket rahatlıkla bitirdiğim ürün.
Maybelline jel eyeliner  ise "hiç jel eyelinerım yok kesin almalıyım." diyip aldığım ama benim gibi diplinerın parlaklılığını seven birisi için ara ara çekmeceden çıkan bir güzel ürün. 


Bu sene kendimi fondöten kullanırken buldum. 2 sene önce The Body Shop'tan oil free fondöteni alıp renginden ötürü bir kenara atıp "aman abi benim cilt sorunlu ne gerek var maceraya." diyip uzun süre fondötenlerden uzak kalıp sonrasında Maybelline'in Affinitone'larından bana en uygun rengi alıp bayıla bayıla kullandım. Ama baktım o da bir saatten sonra cildimde hem ağırlaşıyor hem de rengi dönüyor. Olacak gibi değil derken Garnier'in yağlı / karma ciltler için bb kremiyle tanıştım. Aşk yaşadık uzunca bir süre. Cildim minik minik sivilceler yapsa da ben ona suç bulamadım.(SPF -güne koruma faktörü- bana hiç iyi gelen bir şey değil ama ben kendimi kandırdım durdum.) Amaaa! Macten  studio fix fluid alıp hüsrana uğrayınca dedim tamam Sed, bir daha içinde SPF olan hiçbir şeye elini sürmüyorsun. (Garnier bb kremi artık kullanmıyorum ama göstermezsem de olmazdı. Ara ara kullanıp bitirip ya da bitmeye yakın atmayı düşünüyorum.)
Boyner'de geçtiğimiz ay Clinique ürünlerinde indirim varken Anti Blemish serisinin fondötenine şans verdim. İyi ki de almışım! Zaten çok iyi yorumlar okumuştum.Orta kapatıcılıkta, yüzünde olduğunu bile unutturan, kokusuz, sivilce yapmayan, doğal duran fondöten budur arkadaşlar. Alın, ben kefilim! Daha da fondöten arayışına geçeceğimi sanmıyorum. :)
Sigma F80 hakkında söyleyebileceğim tek şey ise, AŞK <3 ahaha="">


Rimmel London Kate Moss serisinin kırmızı kaplı olanlarından 107 mat kırmızı ve 104 numaralı doğal tonları rujları sene başından beri soğuk günlerde elimden düşmüyor.
Maybelline 162 Feel Pink ise birtanecik Görkem'de görünce bayıldım koşarak aldım ve bu yazı resmen onunla geçirdim.

Bu arkadaşların önünde saygıyla eğilmek istiyorum öncelikle.
Aslında elimdeki Clinique ürünleriyle ilgili ayrı ayrı bir post yapsam olur! 
Clinique hakkında senelerdir övgüler duyup inat edip almamalarım ayrı bir saçmalıktı. Bu yaz göçebe hayatı yaşadığım için Anti Blemish serisine şans verdim.Minik oldukları için çantaya atar giderim dedim. Minik boylarından oluşan set hem avantajlı hem de bereketli.Bittiklerinde koştum gene aldım. Köpük temizleyici için pek bir şey söyleyemiyorum nötrüm ona karşı ama tonik ve nemlendirici benim için 1 numaralar! Bittikçe alınacaklar listemin ilk sıralarındalar. Düzenli kullanımda inanılmaz güzel etki ettiler. Karma ve sivilceye meyilli hassas bir cildiniz varsa bu arkadaşlara da kefilim, alın! :)
Boyner anti blemish fondöteni alırken 2.üründe %50 indirim olduğu için tekrardan bu minik seti aldım.
Alışveriş esnasında satış danışmanı arkadaş 3 minik boy Pore Refining gözenek küçültücü serum attı çantama."Cilt bakımı rutininize, özellikle makyajdan önce bu ürünü kullanmaya özen gösterin, bana hak vereceksiniz." demişti. Haklıymış! Aşk yaşadığım bir ürün de bu. Elimdekiler bitince kesinlikle tam boyunu alacağım. Fondötenimden önce burnuma sürüyorum ve şalala! Şahane görünüm! :)
Sebamed'in sivilce düzgünleştiricisi zımbırtısı ise çok koyu renkli diyip kenara atmıştım. Ama minicik sürüp parmakla dağıtınca çok şahane bir ürün olduğunu gördüm. :)
Neutrogena tek adımda makyaj temizleyici ise "neden bu kadar az ml'sin" dedirtiyor. Gerçekten 2 pompa ürünle tüm makyajımı temizliyorum. Göz makyajımda dahil! Çooooook ağır bir makyaj yaptığımda 1 pompa daha elime sıkıp tekrar yüzümden geçebiliyorum bazen ama ben çok seviyorum bu ürünü 4. ya da 5.şişemdeyim.


Escada Cherry in the air koşarak gidip aldığım, bana meyve kokularını sevdiren parfümüm. Gucci Flora ise hayatımın aşkı olan sıkmalara kıyamadığım parfüm. Hafızım hediyesi olması da ayrı bir özellik katıyor.

Tırnak bakımına gelince ben Kalyon markasının ürünlerini tek geçiyorum.
Gün aşırı oje değiştiren birisi olarak ojelerimin altına mutlaka baz bir oje sürüyorum. Kışın elim hep koyu renklere gidiyor. 
Tırnak eti yağı ve oje kurutusu spreyi ise bittikçe alınacak ürünlerimden.
Flormarın ekstra parlaklık veren ojesi benim için yeterli bir top coat olduğundan daha pahalı ürünleri almaya elim pek gitmiyor açıkçası. Zaten dediğim gibi gün aşırı oje değiştirdiğim için ojelerimde bir bozulma olmuyor ama bazen bazı günlerde ve durumlar ojelerime ekstra dikkat ettiğimde kesinlikle bir kat sürüyorum.

Benim 2013de en çok elimin gittiği ürünlerim bunlar.
Biraz uzatmış, seni biraz sıkmış, gereksiz ayrıntılarla seni boğmuş olabilirim ama bir makyaj blogu değilim ve saçmalamayı seviyorum biliyorsun ki.
Kullandıklarım arasında seninde kullandığın ve sevdiğin ya da "Sed x'i seviyorsan y'yi de seversin kesin dene!" dediğin varsa bana yaz lütfen.
Öpüyorum.
Şimdiden iyi haftalar!

28 Aralık 2013 Cumartesi

İzledim, yazdım vol.2 (tiyatro): Hakiki Gala

Nbr?

İzlediğim oyunlardan bahsetmeye devam edeyim diyorum.
2014 yılında gitmek isteyebileceğin oyunlar konusunda fikir vermiş olurum belki.


Ekim ayında Kumbaracı50'de izlediğim Hakiki Gala'dan bahsetmek isterim sana.
Kumbaracı50'de ilk izlediğim oyun olur ayrıca kendisi.



Tiyato Totem'in Hakiki Gala'sı 1 saat 10 dakika süren, Müesser Hanım (Ayşe Selen) ve Lütfi Beyin (Şehsuvar Aktaş) gazetelerin 3.sayfalarından alınmış bir komedi.  Gazetelerin 3.sayfaları ve televizyonlardaki hem en çok eleştiriyi hem de en çok reytingi alan programlarının harmanlamasıyla oluştururmuş güldüren ve aynı zamanda oyuncuların mükemmel performanslarıyla hayran bırakan bir oyun.


Oyun yanılmıyorsam birçok yerde sahneleniyor. Takip etmende fayda var. Ben Kumbaracı50'de keyifle izledim.
Kesinlikle tavsiye ettiğim bir oyun!
Git izle pişman olursan gel kız bana.
:)

23 Aralık 2013 Pazartesi

İzledim, yazdım vol.1 (tiyatro): Buluşma Yeri

Nbr?
Başkası olsa 500 kere yazar, hatta gittiği oyunları aylık olarak yazardı.
Ama ben söz konusu sana yazmak olunca iflah olmaz bir tembel olunca tabii ki gecikti.
Neyse.
Ekim ayında kendi rekorumu kırmış ve 5 oyuna birden gitmiş birisi olarak sana gittiğim oyunlarla ilgili yazı yazmazsam içimde kalır. Geçtiğimiz sezonlarda bu kadar oyuna gitmiyordum, gidemiyordum. Ve sadece İBB ve DT oyunlarına gidiyordum. Bu sene özel tiyatrolara da merak sardım ve çok iyi yaptım.
Sevdicek, ben ve bir çift arkadaşım olarak oluştuğumuz grubumuz iyi / kötü demeden vakit ve nakitimizi ayarladığımızı her oyuna gitmeye çalışıyoruz. "Etkinlik arkadaşlığı" biraz da bu galiba.

Uzatmayayım ekim ayında ilk gittiğim oyun olan, Buluşma Yeri'nden bahsetmek istiyorum sana.


Oyundaki şehrin insanları, öldükten sonra gittikleri "Buluşma Yeri"'nde, hayattaki yakınlarının küçük hesapların peşinden koştuklarını görürler. Yaşarken gerçekleştiremedikleri hayallerini, burada gerçekleştirmeye çalışırlar. Gerçeği ve hayatı anlamak için ölmek mi gerekir sorusunu sorduran bu oyun, Buluşma Yeri' ndekiler tarafından cevaplanır: "Burada her şeyi anladık, her şeyi ama çok geç..."

İBB Şehir tiyatrolarında açıklaması aynen bu şekilde olan oyunun.
Öncelikle söyleyebileceğim büyük bi beklentiyle gitmezseniz seversiniz. Biraz fazla uzun geldi bana. Bir de Muhsin Ertuğrul Sahnesi gibi küçük bir sahnede sanki sesle ilgili bir sorun vardı. He ben sevmedim mi? Asla öyle bir şey yok. Bir itiraf çok çok çok kötü olmadığı sürece hiçbir oyuna kötü diyemem. Tiyatroya saygım sonsuz çünkü.

Bu sezon izlenebilecek oyunlardan. Denk gelirseniz izleyin derim.

"İnsanlık tarihi savaşların tarihidir. Arada bir yeni silahların icat edilmesi ve eski silahların temizlenmesi için ara verilir. "

Ps.Yazıyı yazıp 10 gün sonra yayınlamamış olmam da ayrı bir saçmalık.