22 Ekim 2012 Pazartesi

sevgili günlük vol.16 - Sen şimdi bunları okurken yeni yazı her an gelebilir.

Nbr?
Bu kadar boş vakti olup da bu kadar az yazan blogger dalında ödül varsa ben talibim.
BANA VERİN!

İnsan evde olunca yazacak pek malzeme çıkmıyor ama bazen de buraya sadece Sev'le -benim kuzenim olur kendileri.- muhabbetlerimizi bile yazsam eminim gülen olur. Bilmiyorum belki bir gün onu yaparım.

Evde olan insan ne yapar? Bol bol kitap okur dizi-film izler di mi? Ben resmen bu ara kitap okuyamıyorum, film konusunu hiç açmıyorum bile ama dizi konusunda zaten evlere şenlik bir insanım. 45dk'lık diziyi 2saatte bitirme huyum yüzünden sezonlar elimde sürünüyor. Çünkü niye, tek bir şeye odaklanamıyorum. Dizide kafama takılan/ilgimi çeken bir şey de durdurup hemen araştırma moduna girip, eh hadi ara vermişken bi şeyler yiyeyim, hadi bir kahve yapıp içeyim derken uzadıkça uzuyor. Oyuncular bana kızgın, bilgisayarım sürekli açık olmaktan mutsuz anlayacağın.
Mesela bu yazıyı izlediğim Gossip Girl (GÜLME DEDİM!) bölümünü durdurup yazıyorum. Evet Gossip Girl. Biliyorum saçmalamadı, hatta belki bozdu ama içimdeki ergen dün "Sed gossip girl izlemelisin." dedi. Güncel olarak takip ederken 4.sezondayken izlemeyi bırakmıştım. Sonrası malum işte bu günlere geldik. Zaten şu an 6.sezonmuş ve 10.bölüm ile bitiyormuş. Kızlar itiraf edin hepimiz bu diziyi seviyoruz ve az da olsa kıskanıyoruz. Arada olaylara kaptırıp kendini Serena ya da Blair ile özleştiren insanlar tanıyorum ben.
Ay yok Sed saçmalıyorsun iyice derseniz, o zaman benim etrafımdakiler sorunlu. Olsun ben hepsini seviyorum.
Dizilerden başka ne izliyorsun derseniz yabancı dizi izlemeyi seven herkesin izlediği popüler diziler listemde. How i met your mother, ( O da bitse de gitsek diyor ya artık neyse.), The Big Bang Theory (Sheldon, bebeğimsin! ), Sherlock ( 3.Sezon başlasın artık ağlayacağım lütfen!), The Game of Thrones. Arada bir de bitmiş dizilerden Lie to Me, SATC, Friends'e bakınıyorum.
-Oha yalnız ne kadar çok dizi izliyormuşum bende. Şaşırdım.-



Tamam postun konusu diziler olmadan konuyu değiştiriyorum.
Ben bu ay içerisinde tam 3tane tiyatroya gittim desem? Evet bu benim kişisel rekorum. Belki çoğunuza garip gelebilir, belki her hafta bir oyuna gidiyor olabilirsiniz ama ben saat, gün vs. gibi etkenler arasında bu ay içersinde -düşünün bu ay daha bitmedi- 3 oyun sığdırdım. Yetmedi kasım ayı için bilet bile aldım. Kehkehkeh. Oyuna bir gidelim gelelim. Eminim o oyuna gittiğimizde olay olacak. O yüzden şimdi nazar değer korkusuyla anlatmıyorum.
Hangi oyunlara gittin derseniz,
-Vişne Bahçesi
- Surname 2010
- Oyun (Bu arada bu oyuna gittiğimde Vişne Bahçesi'nin genç oyuncularından Emre Şen ile tanıştım. ehemehe.)
Oyunlar hakkında bilgiyi de bir sonraki posta yazayım bana da malzeme olsun hem. (:



Kitap fuarına 1 aydan kısa bir süre kaldığını ve maddi olarak çöktüğümü, biliyor muydunuz?
Aralık ayında gerçekleşecek bir olay bu seneki iş ve okul durumumu belli edecek biliyor musun? Ya tamamen okula yönelicem hem de kendime 6-7 ay gibi bir dinlenme süresi daha vericem, ya da iş-okul her zamanki gibi devam edicem. Bana şans dile.



Ve son olarak, aralık ayında hafız askere gidiyor sana söylemiş miydim? Bu bilgiyi de verdikten sonra yazıyı sonlandırayım artık uzun ve karman çorman oldu ama çok da güzel oldu. Öperim seni. ^^,

8 Ekim 2012 Pazartesi

gece saçmalamaları

Hani siz bana sinirlisin falan diyorsunuz ya haklısınız yani hiçbir zaman aksini iddia etmedim.
Ama sizin bilmediğiniz bir şey var. Ben bu hayatta en çok kendime kızıyorum, en çok kendime sinirleniyorum. Bütün hata lükslerimi bitirmişim gibi, hata yapma şansım yokmuş gibi ama sürekli hata yapıyormuşum gibi geçip gidiyor zaman.