26 Şubat 2010 Cuma

tema.

Şu bloguma istediğim gibi bir tema ayarlamadım ya yanarım yanarım ona yanarım a dostlar.
Az önce tam istediğim gibi bişey bulduğum sandım, uyguladım. Sonuç; hüsran her zaman ki gibi. En iyisi eskisi gibi kullanmam.

Bir cuma öğleden sonra alınmış kararlar silsilesi.

Bu bloga ilk başladığım zamanlar üniversiteye yeni başladığım zamanlara tekebül etmektedir. Senelerdir içimde yazma isteğinin tavana çıktığı o dönemde blog açmıştım. Amma velakin o zamanlar laptopumu yanıma almayışım ve kaldığım yerdeki ortak kullanımdaki bilgisayarları kullanmamaktaki direncim yüzünden yazılar genelde gecikmekte hatta aklımdaki çoğu şeyi yazmamaktadım.
Bu sene başında laptopu değiştirmem ve Tekirdağ'a okula dönünce herşeyin değişeceğini, oralara buralara karaladığım yazılarımı artık düzenli geçirebileceğimi düşünürken işler pek sandığım gibi gitmedi.
Hep bir bahane içinde aklımdakileri yapamadım.
Hala daha yapamıyorum mesela.
Beni bu kadar çeken ne bilemiyorum.
Belki ilginç bişeyler yaşamadığım.
Belki de her yazı yazmaya başladığım etrafımda dinlemediğim Türkçe pop şarkıları söyleyen ev arkadaşlarımdandır. Bilemiyorum. Evet kesinlikle onlar. çjfgkjdflgjdlgd. Şuan olduğu gibi.

Bu boş günümde uyanmamla birlikle aldığım kararlar var. Okulla ilgili, arkadaşlarımla ilgili, geleceğimle ilgili. Ve blogla ilgili. Blogla ilgili kendime son şansımı veriyorum. Olmazsa yazmaya uzun uzun bir süre ara vereceğim kesin.

Ve son olarak bugün uyandığımda ilk duyduğum şarkıyı sizlerle başlaşmayı bir borç bilirim.



p.s : Bu şarkıyla uyanmış biri ne kadar sağlıklı kararlar alır ki lan ?! demeyin.

Herkese iyi haftasonları.!

22 Şubat 2010 Pazartesi

and the winner is...

Bloga başka bişeyler yazmaya girmiştim. Sevgiliyle geçirirmiş, birlikte maç izlenirmiş bir pazar gününü anlatacaktım. Yazacaklarıma başlamadan önce takip listeme bakıp bir önceki yazımda bahsettiğim hesionka'nın bloguna baktım. Çekiliş sonucu vardı. Aaa dedim bakalım hangi şanslı almış cicişleri. Tıklamamla şansın benden yana gittiği güzel bir öğlen başlamış oldu.

Burada kazandığımı ilan eden yazı ve ben şok bir halde bilgisayar başında kala kaldım.
Pek mutluyum yahu !
Hepsine ayrı ayrı özene bezene kullanacağım çok açık.
Teşekkürler Hesi.
(:

12 Şubat 2010 Cuma

http://www.hesionka.com/

Bilenler elbette vardır aranızda ama ben bu kadar geç keşfettiğim için o kadar mutsuzum ki.
Renkleri, desenleri, tasarımlarıyla çok hoş şeyler barındırmakta olan bu bloga bakmanızı öneririm.
Eğer benim gibi özel üretim şeylere hastaysanız tam sizlik.
Ve eğer blogunuz varsa blogunuzda tanıtım yaparak süper hediyeler kazanabileceğiniz bir çekiliş başlamış durumda.


http://www.hesionka.com/
http://butikhesionka.blogspot.com/

Kolay geLsin.

9 Şubat 2010 Salı

Şubat ayı mucizeleri.

Sömestr tatilinin sayılı son günleri.
Havanın berbatlığı yüzünden değil dışarı doktora bile gidemediğim şu günlerde, anneme şubat aynın önemini, yarının 1.senemiz olduğunu, Ç'nin okuduğu okulu söylediğim yetmezmiş gibi bir de üstüne üstlük "sence ne hediye alsam ? " diye akıl aldığım, aklımdakileri söyleyip arasında bi seçim yapıp bana yardımcı olmasını istediğim ve bunları yaparken bana hiç kızmayıp aksine gayet anlayışlı karşıladığı bu günü bi yere not almalıyım.
Ya annem büyüyor ya da artık benim büyüdüğümü kabulleniyor.
Belki de son bir senedir bendeki olumlu değişikliğ görüp bu değişikliği yaratana kızmama kararı aldı bilemiyorum.
Anne, seni çoook seviyorum.

8 Şubat 2010 Pazartesi

Bıktım vol.bilmem kaç

İnsanlara birşeyler anlatmaktan,
etrafımdaki insanların yanlarındaki kımıl zararlısı yalakalara sırf kalpleri kırılmasın diye tahammül etmekten,
yanlış anlaşılmaktan,
sömestrımın bombok geçmesinden,
annemle aramızdaki gereksiz gerginlikten,
"ben" merkezli insanlardan,
dikkat çekmeye çalışan insanlardan,
abarttanlardan,
tek dertli kendisinin olduğunu sananlardan,
ukalalardan,
salaklardan

BIKTIM !

2 Şubat 2010 Salı

02.02.2008

Tam 2 sene önce bugün, senin kafan başka bir yerde benimkisiyle tam 5 karış havadayken o gün o kafeye ayak üstü uğramamım en iyi sebeplerinden biriydi. O'nun benim için yaptığı en güzel iyilik senle tanıştırmaktı. Kocaman bir 2 sene olmuş kuzucum. Nargileni devirmeye cüret etmiş bu sakar seni kocaman seviyor (:

Otorite.

Cuma günü finallerin bitmesiyle eve geldim. Anne - baba - kardeş özlemi, anne yemekleri derken herşey çok güzel tabi ki. Ev gibisi yok ve kim ne derse desin huzur dediğimiz şey bence ailedir.
Gel gelelim asıl konu otoriteye.
Son 2 gündür kardeşime " ders çalış lan ! " diye çemkirmekteyim ama ben her çemkirdiğimde biri bi odadan çıkıp, " kızım sen de ders çalış bence." diyorlar. BEN BU EVDE OTORİTE SAĞLAYAMİCAK MIYIM ARKADAŞ ?!
Hem siz her dakika derken sorun yok ben diyince noluyör ?
Bunca yıldır okuyorum hiç bana ders çalışmayan ailemin böyle bir tepki vermesi garip kaçıyor ya.
İlkokul, ortaokul lise derken bizimkiler hiç bana ders çalış demedikleri gibi öss dönemimde eve kesin olarak internet bağlatmaları ile ben iyice zıvaladan çıkmış bir birey oldum.
Onların bana ders çalış dememelerini başlıca sebepleri arasında benim her dakika odamda olmam ve elimde bir kitap olmasıydı sanırım. Ve verdikleri inanılmaz motivasyonlar. Örneğin öss'ye ilk gireceğim sene, " olmazsa olmaz kızım yea, kasma kendini." diyen bir anne; "millet 30 yaşında üniversiteye gidiyor sen ilk senende kazanamamışsın çok mu ya ?!" diyen bir baba vardı etrafımda. Sonrasında malum kaç yaşında üniversiteye girdiğim. yaş oldu 46 anca. södfnhsdkjfsdklf.
Ama şimdi olaya ailemin açısında bakınca bende yaptıkları yanlışları ufaklıkta yapmama derdindeler.