27 Ocak 2013 Pazar

Sevgili günlük vol.19 - Trafik canavarı olmadan hemen önce.

Nbr?
Pazar gününün son saatleri diye resmen mutsuzluktan öleceğim resmen. Her hafta sonu aynı şey. Koca bir haftanın acısını hafta sonu çıkarmazsam resmen içim rahat etmiyor şu ara. Saçmalık oysaki.
Ama bak dün güzeldi hakkını yemeyelim şimdi.
Hafızım ilk çarşı iznine çıktı. İlk çarşı deneyimi olduğundan ve bilmediği bir şehirde olmasından mütevellit zamanı pek düzgün kullanamadık. Ama sürekli telefonda ve az da olsa skype görüşmesi yapıp özlem gidermeye çalıştık. Bu bize 2 hafta yetecek. Yani umarım, inşallah. -çok özledim!-

Bugün oflaya poflaya ilk direksiyon dersine gittim.
Bizim evde kimsenin ehliyeti yok. Kaç tane insanın babasının ehliyeti yoktur acaba. Benimkisi bir acaip. Hiç istememiş hiç ihtiyaç duymamış. Onca zaman başımın etini yedi. Kızım ehliyet al, kızım kursa yazıl diye hiç oralı olmadım. Şimdi ondan gizli kursa gidiyorum, sınavları da verip süpriz yapcam. (:
Neyse bugünkü dersten bahsedeyim sana.
Valla ne yalan söyleyeyim araba kullanmaktan, trafiğe çıkmaktan tırsmıyor değilim. Dediğim gibi evde ehliyeti olan bir baba olmadığı için babalara meraklı da değilim. Bu kış hafız askere gitmeden bana bir şeyler öğretmek istemişti ama ben panik halde aniden arabayı durdurup kendimi dışarı attım."Yok ben yapamıyorum ya!" diye söylenmelerim de cabası. Çocuk iyi katlandı o gün bana.
Hemen hemen benzer şeyleri bugün de yaşadım.
Önce bu havada ders mi olur diye kaçmaya çalıştım, sonrasında hoca anlatıp "hadi yer değiştiriyoruz" dediğinde mızıklandım.
Hoca halimden anladı, ilk derste sizden çok iyi bir performans beklemiyorum tabii ki dedi. Yarım saatin sonunda da hocanın dediğine göre bayağı iyiymişim.
BAYA İYİ!!
Ha bir de frene o kadar yüklenmemem gerektiğini söyledi.
:(
Abartıyorsun diyeceksin de gerçekten hiç benlik değil böyle şeyler. Neden bilmiyorum ama gerçekten benlik değil.


Söyle bakalım araç kullanmadan önce ya da kullandığın esnada özellikle dikkat ettiğin şeyler neler?
Benim gibi çömeze verecek tüyon elbet vardır diye düşünüyorum.
Öperim.


22 Ocak 2013 Salı

~24

Nbr?
Dün doğum günümdü, biliyorsun.
Aslında sana bunları dün akşam yazacaktım ama akşam eve gelip önce annemle konuşup sonrasında telefonda hafızımla hasret giderince bitkinlikten yayılıp kaldım.
24 çok garip geliyor bana. Bilmiyorum lan 24 yani.
23 iyiydi. Tıpkı 22 gibi. Bu arada 23 Mor ve Ötesi'nin en sevdiğim şarkılarından. Evet bu ara Mor ve Ötesi'nden çok fazla söz ediyorum farkındayım.

Geçen seneki süpriz doğum günümden sonra -ki sana onu anlatmadım ya tüüh.- bu sene en sevdiklerimle biz bize bir doğum günü oldu. Tabii ki en sevdiğim uzaklarda askerde ama varlığı her an benimle.

Dün 12de ilk kutlayan tabii ki hafızım oldu. Oralarda bile hala buna dikkat ediyor böyle şeylere ya kafasını gözünü öpiim de ne yapayım sen söyle?
Sonrasında yattım uyudum derken sabah telefonda bir dünya bildirim. Facebook duvarım kapalıdır benim. İnsanlar mesaj da atmaz yea diye salakça bir çıkarımda bulunmuştum ama ne çok sevenim varmış! :) Geceden başlamışlar doğum günü tebriklerine.
Bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri sanırım doğum gününün pazartesine denk gelmesi ve çalışıyor olması.
Pazartesi sendromu bana pek uğrayan bir şey değil ama koca bir ofis o halde olunca ister istemez etkileniyorsun.
Neyse. Ben oflayıp puflarken annem arayıp, "Sed, eve çiçek geldi!" dedi. Ben adamın askerdeyken gece 12de arayabilmesine şaşırmıştım ama bu.... :) Suratımın o anki eblek halini görmeliydin. Ama en can sıkıcısı o an onu arayıp teşekkür edememek. Sonrasındaysa tüm gün sırıta sırıta çalıştım tabi.
Ofiste başka bir arkadaşın da doğum günüymüş. Benimkisi son dakika öğrenilince cidden herkese süpriz oldu. dkfngdkfgndkgn

İşten çıktıktan sonra önce derse sonrasındaysa bizimkilerle toplaşmak için Beşiktaş'a gideceğimden dün ekstra süslü gitmiştim ofise. O da ayrı bir dedikodu malzemesi. jkdfbgkjdbgdkjbg Tamam ofise her zaman düzgün gidiyorum da dün cidden iyiydim iyi. ahaha.

Saat 9da sözleşilen mekanda Aylin'im ve bitanecik eniştem Cemil, en sevilen kuzen Sev ve kırmızının en çok yakıştığı hatunum Didem'le birlikte buluştuk. Evet bu kadarcıktık. Doğum günlerimde "Hadi gel doğum günümü şurada kutlayacağım." diyen bir insan değilim ben. Zaten doğum günüm ya evde olur ya da böyle arkadaşlarla biz bize işte.
Dün akşam öğrendim ki her yerde sıcak şarap içilmez! Bu da ek bilgi olsun. Beşiktaş'ta hangi mekan bu dersen söylerim. Şimdi buraya yazıp bedavadan reklam yapmiim. Ahahah.

Aylin'im çoooook güzel bir pasta almış! Çikolata komasından ölmediğimize şaşırıyorum. Allah'ım ya! (:

2sene önceki doğum günü yazımda hediyelerimi çekmiştim. Bu sene de çekip koysam mı dedim ama hem üşeniyorum hem de salağın biri saçma sapan bir yorum yazmıştı -yayınlamadım tabii yorumu- o olaydan ötürü yapmadım. Ama söyleyeceğim şudur ki etrafında gerçekten neler sevdiğini bilen arkadaşlarının olması çok güzel! Her hediye özeldir, güzeldir. Ama ben son yıllardaki hediyelerimde hep karşı tarafın kullanabileceği ya da istediği bir şeyi almayı seviyorum. Aylin'im tutmuş beğendiğim ama son dakika almaktan vazgeçtiğim sonrasında ise yana döne aradığım ama bulamadığım pantolonu almış. Cemil ise geçenlerde kar yağdığında attığım twitte görüp bana eldiven almış. Didem'im en az kendisi kadar puantiye delisi olduğumu bildiği için bana dünyadaki en güzel siyah beyaz puantiyeli eteği almış! Sev'im bitanem ise bana en çok kırmızı yakıştırdığı için kırmızı minik bir çanta almış! Abi ben çıldırmiim da kim çıldırsın! :) Annem zaten beğendiğim elbiseyi aldı falan. Evet hediye konusunda çok şanslıyım. Ama en güzeli eve gelip de çiçeğimi görmekti sanırım.

Bu yazıyı biraz 23ün kritiği biraz da dün akşam olsun derken tamamen dünden bahsettim. Okurken sıkılmazsın umarım. Üşenmezsem 23ün kritiğini yaptığım, 23de olanların kısa özeti bir yazı yazarım da özet geçmiş oluruz.
Şimdilik öpüyorum efenim, hadi görüşürüz.

20 Ocak 2013 Pazar

Ben unutursam siz hatırlatın.

Bu ara üzerimde gereksiz bir gerginlik, sürekli bir "hadi ne olacaksa olsun." duygusu, bir sıkkınlık bir sıkkınlık. Tarifsiz. Pms'inde etkisiyle ben iyice çılgınlara bağlamış haldeydim.
Ofisteyken acaip yoğun olayım evraklara, sözleşmelere, tekliflere gömüleyim kafamı kaldırdığımda mesai bitmiş olsun istiyordum. Çünkü öyle bir haldeydim ki birisine çatmaktan korkuyordum.
Gereksiz gerginlikler işte.
Dün annemle alışverişe çıktım, dünyaları aldık ı ııh olmuyor o garip his gitmiyor da gitmiyor.
Akşamında hafızım arıyor konuşuyoruz. Anlayıp "neyin var?" diyor, "yok bir şey." diyorum, "aslında var bir şey de ne olduğunu bilmiyorum." diyorum.
Buraya kadar okuyup "bu kız zaten deliydi iyice balataları yakmış." diyebilirsin ki sen de haklısın. :)

Sonra bu gün hazırlanırken bir yandan şarkı mırıldanmaya başladım. Evdeysem, bir şeyler izlemiyorsam itunes  genelde açıktık. Ufaktan ufaktan bir şeyler çalar. Ama bu ara özellikle son haftalarda anca sabah ve akşam evden işe yollardayken müzik dinliyordum. Mırıldanmalar sesimin çıkmasına, sonrasında da bağıra bağıra şarkı söylemelere atladı. Sonrasında dedim ki bebeğim, sen ilacını unutmuşsun, şarkı söylemeyi unutmuşsun.
Sesim falan güzel de değildir he bu arada. Ortaokul ve lise zamanı toplamda 6 yıl koro çalışmalarında bulundum. Lise bittikten sonra arkadaşların zorlamalarıyla stüdyolara gidip onlar bir şeyler tıngırdatırken ben söylerdim. Diyorum ya sesim güzel değil diye, cidden değil yani. Hatta bence çok kötü bir sesim var. Ama bu kötü sesli deli şarkı söylemenin ona ne kadar iyi geldiğini, onu ne kadar rahatlattığını unutacak kadar delirmiş işte.
O yüzden diyorum ki ben unutsam sen hatırlat, üzerimdeki negatif enerjiyi şarkı söyleyerek atmam lazım. :)

Şimdi neyi mırıldanıyorsun dersen, arka fonda Mor ve Ötesi'nin son albümü çalıyor.
Öperim.
^^,


ps. Yarın doğum günüm içimde gram heyecan yok. Bu sene neden böyle oldu inan hiç bilmiyorum.

16 Ocak 2013 Çarşamba

Ben bugün.... -8

Nbr?
Tam istediğim düzeni oturttum buraya düzenli yazıyorum derken ipin ucu kaçıyor gibi geldi müdahale etmek istedim.
Mevsimsel midir yoksa işten güçten midir nedir bilmiyorum ama 24 saat resmen yetmiyor. Uyan, hazırlan, işe git, işten çık, derse git, eve gel, yemek ye, 1bölüm dizi izlemeye çalış, ertesi gün giyeceklerini hazırla, uyu. Bu ne lan?!
Hayır ben önceden de böyle süreçler geçirdim de hiç böyle olmadı yani. Sence mevsimsel midir?
Saat 11e yaklaştığı an uyku bastırıyor. Tavuk oldum resmen.
2012 çok kitapsız geçmişti 2013'ün en başından itibaren eskisi gibi kitaplarımla sevişeceğim derken yok arkadaş o da olmadı.
Sadece dizi izleme olayında bir yükseliş gösterdim o da tekrar geriledi.
Bu arada birkaç yazı önce bahsetmiştim ya hangi diziyi izliim ne izliim diye. Orada paylaştığım Girls dizisinin 1.sezonunu bitirdim. 2.sezonda -yanılmıyorsam- dün başladı. Diziyle ilgili aslında ufak bir post yazmayı istedim diziyle aramda aşk ve nefret oluştu. Şöyledir ki evet dizi çok doğal, çok olağan, tam bizim yaşlarımızdakilerin yaşayabileceği durumlar ama diziyi yazan hatunun aynı zamanda baş rolü oynaması bana biraz itici geldi. Hani o hanım kızımız yazmasa "Oha lan anca bu kadar olur bu hatun bu role cuk oturmuş!" derdim ama. Ay neyse işte be paşam.
Konumuz dizi değildi, konumuz bendim. Sana yazamayışlarımdı.

Doğum günüme şurada sayılı günler kalmış ne bir planım ne başka bir şey var.
Resmen bir çökmüşlük var üstümde.
Mevsimseldir di mi lan?

Yeni kitaba başlama heyecanıyla gidiyorum.
Öperim!

13 Ocak 2013 Pazar

En sevdiklerimden birisi bana hiç tanımadığım bir sanatçıyı/şarkıyıcı ya da hiç dinlemediğim bir şarkıyı önerdiğinde ekstra sevebiliyorum. Arada en sevdiklerimden biri var çünkü.
Bunlara en güzel örnek benim için Jehan Barbur.
26Nisan2011 Yıldız Teknik konseri hele benim için çok önemlidir. Çok özeldir.



Senin için özel şarkılar neler mesela?
Her şarkısında bir anınız olan sanatçı var mı?
Paylaşsana benimle.
:)


ps. Fazla video paylaşıyor gibi oluyorum ama sen sıkıntı etmezsin gibime geliyor.

10 Ocak 2013 Perşembe


Yaz gelmeli bir an önce.
Yaz gelmeli ki Daft Punk'un tüm şarkılarını attığın cd'yi dinleyerek hiç bilmediğimiz bir şehrin sokaklarında kaybolmalıyız yine.
Sen arabayı kullanırken ben şarkıları değiştirmeliyim yine.
Bu çaldığında mırıldanmalıyım.
Ben kendimi sabırlı zannederdim ya meğerse hiç değilmişim. Sen askere gidince anladım.



9 Ocak 2013 Çarşamba

Ben bugün.... -7

Of!
Gene düzensiz yazıyorum di mi?
Ama 24 saat yetmiyormuş gibi geliyor şu ara.
Her gün  yeni bir şeyler öğrendiğim bir süreçten geçiyorum. Umarım sonucu güzel olur bekleyelim de görelim.

Bugün düşmeden ulaşabildiğim ehliyet kursumun ilk yardım sınavına girip vay arkadaş sorular bunlar mı ilkokul 3 trafik dersindekiyle aynı tepkisini verdiğimde önümde oturan evhanımı abla bayağı bozuldu.
Derslere gelmiyorsun yap da görelim şeklinde cümlesine karşılık sınav bittikten sonra 2yanlışlı kağıdı eline verdim tabii.
Ulan ilkyardım dersi yani ne kadar zor olabilir ablacım saçmalama gözünü seveyim.
Motor olsa trafik olsa haklısın derdim de.
Neyse.

Bana "telefonuna bağımlısın." diyenler bir de şimdi görsünler.
Normalde evde telefonunum sesini kısıt bi yere koyan ben, birtanem askere gittiğinden beri arar da duyamam diye son ses halde nereye gitsem telefonum benle.
Aradığında ise o an dünya üzerinde benden mutlu ve huzurlu kimse yoktur sanırım.


Hep ben anlatıyorum biraz da sen anlatsana.
Ben gelip buraya saçmaladığım zamanlarda sen neler yaptın?
Karda düşüp bir tarafını kırmadın inşallah.




Sen de bu şarkıyı sevenlerdensin umarım. Tıpkı benim gibi.
Belki de Coldplay'ı sana ilk tanıtan şarkıdır gene aynı benim gibi.
Bu şarkıyı ilk dinlediğim günün üzerinden 10yıl geçti.
Hemen hemen her gün dinlediğin bir şarkı var mı diye sorsan cevabım bu şarkı olur.
Neden şimdi seninle paylaştım bilmiyorum, dinlerken yalnız kalmak istemedim.


İyi geceler.

5 Ocak 2013 Cumartesi

Sevgili günlük vol.18 - Nasıl anlatsam bilemedim.

Hayır sana ara vermedim.
Sadece son birkaç gündür resmen 24 saat yetmiyor bana.
Uykumu tam alamayıp yorgun uyanmalarım da cabası bir de.
Geçmişte yaşanan olumsuz anıların şu anki iyi şeyleri etkilemesine izin vermemeye çalışıyorum, bakalım ne kadar başarılı olacağım.
Her konuda narsistlik yapabilecek kadar ukala olan ben bazı şeyler söz konusu olduğunda kendime güvenemiyorum. Özgüven sıkıntısı yaşıyorum şu ara resmen. Ama biliyorum geçer geçer.

Bir de bu ara neden bilmiyorum bu şarkıya inanılmaz taktım.
Sen bu şarkıyı kesinlikle biliyorsundur zaten tatlım, yeni bir şey değil.
Albüm halini daha çok seviyorum ama ne yalan söyliim. Ama orcinal videosunu koymak istedim, youtube'da dolanmaya üşendim.



Hadi öperim.
İyi geceler.



Dakikalar sonra gelen edit. Şarkının sevdiğim halini bulunca link bırakayım buraya istedim. Ne gerek varsa.
http://www.youtube.com/watch?v=quqE-oHrcLs


2 Ocak 2013 Çarşamba

Ben bugün.... -6

Nbr ya?
Acaip yorgunum ben. Yetmezmiş gibi bir de ayakkabım sağ olsun ayağım su toplamış acıdan duramıyorum.
Sana yılbaşımın nasıl geçtiğini, ne kadar eğlendiğimi, keşke sende yanımda olsaydın temalı bir yazı yazacaktım ama bu ara bu tarz yazıları çok okuduğunu ve bunaldığını da biliyorum. O yüzden susuyorum. Belki herkes bitirince bu tarz yazılarını öyle yazarım. Cinslik değil mi?
Bugün Aylin'im ilk maaşı kutlama son gelişmeleri konuşmak için 3 kız (Aylin, Didem, Ben) Kanyon Starbucks'ta buluştuk.
Sana da anlatmak isterim ama kendime sözüm var, olaylar tam netleşmeden adam akıllı bir bilgi sahibi olmadan sadece 2sine anlatıcam.
Pozitif enerjini yolla bana da çabucak çözülsün olaylar.
Ben yorgunluktan bilgisayar başında sızmadan seni öper ve kaçarım.
Hadi yarın görüşürüz.