23 Eylül 2009 Çarşamba

yaz.

Ve benim için yaz bitmiştir arkadaşlar.

Yarın Tekirdağ’a kayıt yenilemeye gidiyorum. İlk haftanın boş geçeceğini bile bile sadece artık evdekilerde bunaldığım için erkenden gidiyorum.
Şimdi dönüp baktığımda hayatımdaki en güzel yazın bu yaz olduğunu söyleyebilirim.
Tatilde hiç yapamacağım bir çok şeyi yaptım.
Bir gurme gibi seçici ve herkesin yemeğini yemeyen sevmeyen babama yemeklerimi yedirebildim mesela.
Hayatımda ilk defa 15gün evde tek başıma kaldım !
Babam en yakın arkadaşımın doğum gününü evde kutluyoruz sanarken ben, bir yanımda en yakınlarımı bir yanımda sevgilimi alıp sabahın bilmem kaçına kadar Taksim’de dolandık, mesela.
Kendi evimde kendi odamda kendi yatağımla sevgilimle uyuyabildim.! Bunu değeri paha biçilemez.
Hayatım ilk defa bir arkadaşımın evinde 2 gece kaldım.

Hayatımdaki en güzel ve en özel yazı geçirdim ve yaz benim için “yarın” bitiyor.

P.s : Laptopu götürmeyeceğim için bi süre kendi iradem ve isteğimle nete girmeyeceğim. Geldiğimde blogları okumaya devam. (:

18 Eylül 2009 Cuma

03:01 -Blogger sana noldu ?! -

“ ne kadar az bilirsen bilmek istemediğini o kadar az incelir derin, o kadar az incinir kalbin.”

Son zamanlarda küçük bir çocuk edasında kıyaslar olmuştum bazı şeyleri bazı insanları. Küçük bir çocuk edasında diyorum çünkü gerçekten ve gerçekten yaptığım bu şey haset, kıskançlık ya da sinir olmaktan değil sadece gıpta etmekti. Ama her zaman ki gibi gene bişeyi unutuyordum, bir atasözünü ‘içi seni dışı beni yakar.’ Gerçekten de öyle. Gıptayla baktığın her konuda mükemmel gözüken bir ailenin zamanında ne derin yaralar alıp da bugünlere zorla geldiğini ya da en yakının hayata ve hayatına en çok yakışan insanın en büyük psikolojik sorununun altında neler yattığını.
“of hayat çok acımasız, oo shit.” diye ergen cümleler kurmayacağım hayır. Bu dünya tezatlıklar üzerine kurulu bunu biliyorum. Ve tek bildiğim -bu gecede bir kez daha kanıtlanmış olsa da- ne kadar tezat dolu olsa da son derece şanslı olduğum.


Efenim gecenin 3'ünde yazdım, düzenledim hadi bloga koyayım derken gene bi şoka uğradım : Blog açılmıyor ! Dnslerle uğraşmak bana göre değil, zira ne zaman hangi site için dnsi değiştirsem başka siteler giremiyorum vs. vs. Bugünde bu vakte kadar aynısı oldu. Ne bloguma ulaşabiliyorum ne de takibinde olduklarımı okuyabiliyordum. Düzeldi ve umarm bi daha bozulmaz.

P.s : Ces, okuyamıyorum seni bişeyler yap. Sıkıcı bir durum bu.

9 Eylül 2009 Çarşamba

Dün gece.

Bir hayalle ilgili %1lik de olsa bir gelişme kaydetmemin ne demek olduğunu, bir hayali ne kadar uzun zamandır gerçekleştirmeyi isteyip de gerçekleştiremeyenler bilir.
Kimisi için gayet kolay ve sıradan olan bir şey kimisi için o kadar uzak ve mükemmel gözükür ki artık olmayacağını ya da beklediği onca zaman kadar beklemesi gerektiğini bilir.
Benim için bu akşam öyle bir şey oldu ki artık dualarımın arasına ekliyeceğim onu. Ve bekleyeceğim. Çünkü beklersem ve istersem olur, biliyorum...


Gece 2'de yazmıştım. Blogger'a erişemediğimden dolayı şimdi koydum.

5 Eylül 2009 Cumartesi

bu gün.

- Sevgilimle süper bir gün geçirdim. Darısı tüm sevgilisi olup da güzel gün geçiremeyenlere ya da sevgilisi olmayanlar. höhöhöh.
- Efenim bugün sevgilimle Taksimde doolaşırken, Taksim gezi parkında Ramazan için açılan bişey var ya. -ismi her ne zıkkımsa bilmiyorum ama çok güzel şeyler var gitmediyseniz gidin derim ben- Orada olanırken Ebru yapan bir adam vardı. İsteyenlere ebru yapmayı gösteriyor, yaptığın ebru da senin oluyor falan çok hoş. Vakitm olsaydı babam için ben de bitane yapıcaktım. Bikaç gün içinde gidip ben de yapıcam. Babama güzel süpriz olur. Bayılır ebruya. (:
-Bu akşam eve gelince dün akşam ilk işim çamaşır makinesini çalıştırmak oldu.Banyodan çıktıktan 15 dk sonra bir şıp şıp şıp sesi. Hayır umduğum şey olmamış olsun diye gittiğimde, çamaşırları nasıl attıysam makinaya hiç dikkat etmedim kapağına bakmaya makinenin kapağı oturmamış. Banyoda küçük çaplı bir gölet oluşturmadan sorunu kökünden hallettim. Ama inanın o halimi görseniz üzülürdünüz. Hatta acıyıp evlat bile edinebilirdiniz. Durum o denli dramatikti. djgşdfkşgld.
- Efenim malumunuz açık öğretim sınavlarıyla uğraşıyorum, yarın ki sınavı da verebilirim de biter bu stres. Yarınki sınav uzun zamandır gitmek istediğim Adidas outlete çok yakın. Duyduğuma göre o şubede çok daha fazla ürün vardır bakmam lazım.
- Taksim Adidas'ta bugün beğendiğim ve boyutları tam benim istediğim gibi olan çantanın üstünde öküz kadar ADİDAS yazmasa anneme, geldiğinde aldırtıcaktım. Ama o ADİDAS yazısı bildiğin çakma edası katıyordu çantaya. Bu kadar olur. Anne, gene yırttın ! sşklfjsşfs.
- Ve gene bugün Taksim'de dolanırken bir kitapçı buldum ara sokakların birinde nasıl mutluyum bilemezsiniz. En büyük hayallerinin arasında ne var dendiğinde ben hep, yıllar yıllar sonra emekli olup da elimde bir kitapçı açabilecek kadar para olursa kitapçı açıcam derdim; işte ta hayalimdeki bir yerdi. Ordan kitap almak çok keyifli olucak diye düşünüyorum.
- Bugün durum durupken nasıl bir gaza geldiysem kendi çapımda aslında pek de büyük olmayan kararlar aldım. Umarım yerine getirebilirim.
- "Hevesimi kursağımda bıraktın." ya da daha popüler deyimiyle " hayal kırıklıklarını" şu ara o kadar çok yaşıyorum ki, heralde daha önceden de bu kadar çok yaşadığım için artık eskisi kadar koymuyor bana. Üzülüyorum geçiyor. Sonra tekrar tekrar tekrar...

İyi geceler...

3 Eylül 2009 Perşembe

Boş.

Haddinden fazla kendimi boş hissediyorum bu ara. Hiç birşey yapmak gelmiyor içimden.
Kitap bile okumuyorum.
Ev çok boş annemle babamı çok özlüyorum.
Örgün yanında bir de açık öğretim okuyan ve bu haftasonu bütünlemelere girecek olan benim, ders notlarına iyice bakmam lazımken yarım saat çalışıp sıkılıyorum.
Blogları öyle okuyup geçiyorum. İçimden yazmak da gelmiyor. Bunun sebebi blogumla ilgili kötü bir eleştiri aldım sanırım o. Tamam olumlu ve olumsuz eleştirilere tabii ki açığım ama kötü bi anıma denk geldi. "Ayy zaten ben kimse için yazmıyorum kimse okumasın zaten." demek büyük ayıp olur. Az da olsa takip eden görmek o kadar hoşuma gidiyor ki. Neyse.
Anlam veremediğim halde bişeyleri özlüyorum şu ara. - haha merak etmeyin blogun sonunu melankolik bi yazıyla bitirmeyeceğim.-

Mesela annemin yemeklerini. (CİDDİYİM ! )