4 Kasım 2013 Pazartesi

Sevgili günlük vol.22

Nbr?
Kocaman eylül geçmiş, ekimi yemişiz, kasımın desen 4.gününün son demlerindeyiz.
Blog blog dolaşıp kim neler yazmış diye okurken bitanecik Grace son yazısının altında şunu paylaşmış. Dinlerken sana neden yazmadığımı, yazamadığımı düşündüm. Bulamadım. Anlatacak bu kadar çok şeyim olup da sana gelince susmalarımı çözemiyorum. Oysa ki o kadar da geveze bir insanken.

Oysa ki ben istiyorum ki ekim ayında gittiğim 5 oyunu, cumartesi günü en sevdiğim insanın nişanını, dün izlediğim 2 filmi, Sarıyer'de yediğim en güzel pideyi, Abant planımı, hafızın Belgrad'a gidecek olmasını anlatayım. I ıh olmuyor. Benimkisi tembellik. Benimkisi nereden lafa başlayacağını bilememek.

Aslında cidden anlatacak çok şey var.
Bak mesela bugün müdürüme gidip "ben artık gitsem mi?" dedim. Öyle saçma sapan bir zaman öyle olmaması gereken bir zamanda -ve evet paraya ihtiyacım olduğunu halde.- gitmeyi düşünebildim. Hem de bir planım bile yokken. Öyle de emindim ki "peki git." demesinden. Yok ama öyle olmadı. Bana öyle güzel anlattı ki gidemeyeceğimi. Kalakaldım. Sonra bir kez daha anladım ki beni rahatsız eden insanları varlığımla rahatsız edip onların ekmeğine yağ sürmemem gerekiyormuş.

Gittim ben. Gelirim gene.
İyi davran kendine.

3 yorum:

  1. Bu yazıda anlatılmak istenen şey çok var ama üsttünden özet geçilmiş, sütün kaymağını alır gibi. Bi uzun yazı yazda patla gitsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şeytanı bacağını kıramıyorum ki artık.
      :)

      Sil
    2. Her zaman kırılacak bi bacak vardır hehe :)

      Sil

Üşenmeyip yorumladığın için teşekkürler. (: