17 Haziran 2010 Perşembe

kep-balo-bittiş.

Tam bir haftadır öyle yoğunum ki.
Geçen hafta perşembe günü iş ve sosyal güvenlik hukuku finali son sınavımızdı. Finalden çıkıldı, mezuniyet balosuna ve kep törenine katılmayacak arkadaşlarla vedalaşırdı, ağlaşmalar helalleşmeler derken o gün öyle bitti.
Cuma günü pek hareketliydi.
Silivri Klassiss Otelde balomuz vardı. Uyanır uyanmaz saçım başım makyajım diye düşünen bir ben ve sakin olmamı söyleyen prenses prenses vardı.
Son dakika kuaföre gitmekten vazgeçtim. Zira bütün kuaförler dolu ve sadece saçıma düz fön çektirecektim. Çünkü pek sevgili saçlarımda ne topuz ne de maşa duruyordu. İkisi zaten istemiyordum. Herkesin yaptıracağı fix şeylerden ikisi maşa ve topuz. Iyk.
Prenses prenses 2 saat boyunca saçımı düzleştirdi, dur yavrum tamam yeter terledim dedim o dinlemedi.
Sonrasında makyaj. Hafif bir makyajdı aslında ama 2 aya yakındır sadece gözüme kalem çektiğim için gözüme fazla geldi. Ama çok hoştum lan. Valla bak.
Sonrasında otele gidiş yemekler şunlar bunlar eller havaya derken gece 3te geri dönüş. Ayrıntılara gerek yok. Ayrıntılarda aşırı da önemli birşey yok. (herkesin beni çok beğendiği ve Ç'nin neden gelemediği gündem konusuydu.)
Popülerlik zor zanaat be anam. ktfeşodlkgfdlfkdsf

Eve gelmemiz 4ü buldu. Prenses prenses o akşam apartta kalmadığını Tufilerde olduğunu oraya gelmemi söyledi iyi dedim. Kafamı koyar koymaz uyurum diye ben doğru düzgün uyuyamadım. 8de kaldım apartta gittim. Uyurum diye. Ne mümkün. Kaçtı mı benim uykum.

12e doğru prenses prensesin ablası, teyzesinin kızı ve kuaför yengesi geldi. (malum kep töreni var tüm aile gelmişler. Annesi, babası ve teyzeleri çay bahçesindelerdi. )
Prenses o kadar kuaföre gittiği halde saçını beğenmediği için kuaför yengesi saçını düzeltmeye uğraşırken uyumak isteyip de uyuyamayan ben ufaktan hazırlanma derdindeydim. Duşa girmem lazım, olmuyor halim yok. Girersem bayılırım korkusuyla "bugün böyle idare edeceksin kızım weba." dedim. Zira ne saçımda ne de makyajımda bi bozulma vardı. Üzüleyim mi sevineyim mi bilemedim. Saçımın ve makyajımın üstünden geçtikten sonra süperdim.
(egoist oldum, paso kendimi övüyorum ahaha.)

Saat 2de okulun önünden Tekirdağ Namık Kemal Stadyumu'na gidecek olan otobüsler kalkacaktı. Her zaman olduğu gibi geçikenler, yolda yaşanan sorunlar, hocalarımızın "aman çocuklar güneşin altında onca saat beklemesin." diye bizi bir benzin istasyonunun orada beklettikler. Bekledik. 45dk kadr bekledik. Fotograf çekimleri, güneşin altında ayılıp bayılmalar falan derken çok hoş bir şey oldu. Ortaokuldan beri görmediğim arkadaşımı gördüm. Liseden bir arkadaşı bizim okuldan mezun oluyormuş, kep törenine gelmiş. (:

Sonrasında vardık stadyuma. Eeee onca fakülte 11 tane meslek yüksek okulu anca sığdık koca stadyuma. Bütün hocalarımızın bize şık şıkıdım, abiye ve ciddi gitmemiz konusunda ısrarı yüzünden erkeklerde kundura ayakkabılar kızlarda da topuklular sorun yarattı. Lakin öbür fakülteler ve myo'lar hiç de öyle değildi.! Bi bizim okul karalara bürünmüş halde dolaşıyorduk. Ayaklarımın altları su topladı ve bir hafta olmasına rağmen yeni yeni geçiyorlar.

O kalabalıkta ailelerimizi bulmamız ayrı bir trajikomik olay. Hocalarımızın, "kafanızı kaldırmayın, yerinizden kalmayın, kortejde el kol yapmayın." lafları yüzünden tüm maraton yolu boyunca tam yol ileriye bakıp kızlarında cat walk erkeklerinse olabildiğince manken edasında yürüdüğü gözlerden kaçmadı. fjdsljdslfkmdslfmdf Bilemiyorum ne kadar başarılı olduk.

Hayatımda başka hiç bir gün kıçı kırık beyaz plastik bir sandalyeyi hiç bu kadar düşlememiştim. Tüm maraton yolunu o topuklularla yürüyüp ulaşmamız gereken bölüme geçene kadar öldüm öldüm dirildim. Hatta hepimiz öldük öldük dirildik.

Sonrasında kepler atıldı o hengamede aileler bulundu. Orhan prenses prensesin ailesiyle tanışamadı bu yüzden pek mutsuzdu. Annemin gözleri de Ç'yi aramış. Prenses prensesle sonunda ailelerimiz tanıştı. Eh amorti gibi bişey oldu ama iyi de oldu.

Sonrasında ise geri dönüş.
2 gün kaldıktan sonra pazartesi İstanbul'a temelli geliş.
Yol boyu ağlarım demiştim. Olmadı.
10 gün depresyonda olurum demiştim. Olmadı.
Bu durumlardan ötürü memnunum. Ne ağlamak istiyorum, ne de depresyona girmek. İyi kötü okul bitti.
Darısı herkesin başına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Üşenmeyip yorumladığın için teşekkürler. (: